Dr. Yasemin Kuş Michael Kuyucu ile Akademik Bakış’ta Hikikomari’yi Anlattı

Dr. Yasemin Kuş Michael Kuyucu ile Akademik Bakış’ta Hikikomari’yi Anlattı

Dr. Yasemin Kuş Michael Kuyucu ile Akademik Bakış’ta Hikikomari’yi Anlattı

İstanbul Ticaret Üniversitesi Psikoloji Bölüm başkanı ve öğretim üyesi Dr. Yasemin Kuş Akademik Bakış programında Prof. Dr. Michael Kuyucu’nun konuğu oldu.  Yasemin Kuş Akademik Bakış programında son dönemlerde dünyada çok yaygınlaşan Hikikomari olgusu hakkında bilgiler verdi. Dr. Yasemin Kuş’un Akademiş Bakış programında yaptığı açıklamaların satır başları şöyle:

Kavram Japoncadan Geliyor

Hikikomari Japoncadan geliyor. Özellikle de Japonya’da ortaya çıkması bu olgunun aslında kültüre özgü bazı şeyleri gözden geçirmeye ihtiyaç duyduğumuza işaret ediyor. Hikikomarinin kökenine bakarsak aslında sendrom diyebiliriz bu olguya. Sendromun da neyi temsil ettiğini anlamamız kolaylaşabilir. “Hiki” kısmı geri çekilmek “komari” kısmı da kendini izole etmek tecrit etmek anlamına geliyor Japoncada.

Doksanlardan İtibaren Kaynaklara Geçti

Tarihsel olarak anlatılan çalışmaları incelediğimizde 1970lere kadar gittiği belirtiliyor. Bu olguların ortaya çıkması ama orada da bunun bir sendrom olarak tanımlanması bilimsel kaynaklarda yer alması 1990larda başlıyor. Onlar için de aslında var olan bir olgu ama isimlendirilmesi 90ların ortasını buluyor. Ama dünya için çok daha yeni tabii ki Japonya’ya kıyasla.

Hikikomari Nasıl Ortaya Çıkıyor?

Nasıl ortaya çıktığına baktığımızda en çok aile dinamikleri devreye giriyor. Hikikomari kişinin 6 aydan daha uzun bir süredir sosyal faaliyetlere ya da bir öğrenciyse ergense gençse okula gitmemesi yani hayatın devam etmesi için gereken asgari düzeyde bazı faaliyetleri yerine getirememesi temel klinik bulgu. Genellikle ergenlik yaşlarına daha vugu yapılıyor ama çalışmalar gösteriyor ki yetişkinlikte de yani 30lu yaşların başında da ortaya çıkabiliyor. İşine devam edemiyor evden uzun süre dışarı çıkmıyor hatta odasından dışarı çıkmıyor. Evde başka biri varsa onlarla da iletişimden kaçınıyor diyebiliriz. Ortaya çıkmasında da aslında birçok faktör vara bunlardan bir tanesi özellikle Japon kültürü göz önüne alındığında aşırı bağımlılık yani kolektivist yapıdan bahsediliyor.

Bizim ülkemiz için de belki bu bağlamda düşünebiliriz. Aşırı ebeveyne bağlılık özellikle anneyle çocuğun arasındaki ilişkinin korumacı olması. Yani çocuk dış dünyadaki tehlikelere karşı kendini savunmasız hissediyor ve bu kaçınmacı davranışı kendini eve hapsederek odasına kapanarak daha tehlikesiz ve mücadele gerektirmeyen bir dünya oluşturabiliyor. Bunu dış dünyaya açan pencere olarak da sosyal bağları kullanıyor sosyal medyayı daha doğrusu interneti kullanıyor diyebiliriz. Bu nedenle de hikikomari çoğu zaman döngüsel bir ilişkiyle internet bağımlılığıyla ele alınabiliyor.

İnternet Bağımlılığının da Rolü Var

İnternet bağımlılığı hikikomari için hem bir risk faktörü hikikomariyi besleyen ortaya çıkması için hem de bir sonuç olabiliyor. Odada kaldığı yemeğini odada yiyor, temel fiziksel ihtiyaçlarının hepsini odada karşılamaya çalışıyor, kimseyle temasa geçmek istemiyor ebeveynler de dahil burada. Aslında bunun ortaya çıkışı ani olmuyor sıklığı azalıyor sosyalleşmenin, okula devamsızlık artabiliyor. Zaman içinde de yoğunluğu arttıkça hiç odadan çıkmamaya hatta aylarca süren odadan çıkmamayı takip edebiliyor. 

Program Podcasti: